Geçen yazımızda hem işverenin, hem de çalışanın verimliliği, performansı ve memnuniyetinin artmasında kalmıştık. Bu yazımızda evden çalışmanın buna nasıl ve neden katkıda bulunacağını ele alalım. Öncelikle neden evden çalışmak diyerek söze başlayalım. Evden çalışmanın makul bir seçenek, hatta çözüm olmasında kanımca dört faktör önemli rol oynar.
İlk faktör işin niteliğidir. İş evden yürütülebilecek bir nitelikte midir? Örneğin kişinin tek başına ya da uzaktaki kişilerle bilgisayar ve internet yardımıyla herhangi bir mekânda yapabileceği bir iş midir? İnsanın aklına hemen bilgisayar programcıları, tasarımcılar, yazarlar, çevirmenler, editörler, araştırmacılar geliyor. Bu tür meslekleri icra edenler, ellerindeki işe konsantre olup derinlemesine çalışma ihtiyacı duyduklarından en iyi performansı gösterebilecekleri bir ortamda çalışmayı tercih ederler. Gelen, giden, arayan, bağıran, laf atanından tutun, sürekli bir trafiğin olduğu bir çalışma ortamı bu kişiler için ideal ortam olmayabilir. Bunun yerine kendi tasarladıkları, telefonlarını istediklerinde kapatabilecekleri ya da sessize alabilecekleri sakin bir ortamda çalışarak hem zaman, hem işgücünden tasarruf edebilirler.
Mesai Mecburiyeti
Bunun yanında bir otomobil ya da mobilya satıcısı, ya da hastane görevlisi, kasiyer, doktor, öğretmen, eğitmen, belirli saatlerde işbaşında olmak zorundadır. Çünkü müşterilerine, hastalarına, öğrencilerine, çalışma arkadaşlarına bir şeyler anlatması ya da uygulama yapması gerekir. Bunun için genellikle iletişimde bulunacakları kişilerle aynı ortamda olmaları tercih edilir, ya da zorunludur. Bu nitelikte bir işe sahip olan kişiler, çalışma günleri ve saatlerinde işyerine giderler, hazır gitmişken de mesai bitimine kadar çalışıp mesai bitiminde kalan işlerini diğer güne devretmek üzere işyerlerinden ayrılırlar.
Bazen işin niteliği ofis ya da işyerinde olmayı zorunla kılmakla birlikte evden çalışmaya da izin verebilir. Örneğin bir pazarlama görevlisi, bilişim uzmanı, finans uzmanı ya da avukat, bazen müşterileri ya da çalışma arkadaşlarıyla birebir iletişimde olma, bazen de işin kendi üzerine düşen bölümünü tamamlamak için tek başına çalışma ihtiyacı duyar. Bu tür işleri olan insanlar, şartlar elverişli olursa işlerini en iyi şekilde yürütebilecekleri bir sistemi hayata geçirebilir.
Gelelim ikinci faktöre. Kişinin yapısının evden çalışmaya uygun olup olmadığı belirleyici faktörlerden bir diğeridir. İşi son derece evden yürütebilecek nitelikte olmasına rağmen belki kişi ev ortamında işine yoğunlaşamıyordur. Örneğin, 2005 yılının başında çevirmen ekibimize katılan bir arkadaşımız ilk görüşmemizde evden çalışamadığını, evdeyken sürekli dikkatinin dağıldığından beklenen performansı göstermediğini, her gün evden çıkıp ofiste yapabileceği bir iş aradığını söylemişti. 8 senelik kurumsal iş hayatı boyunca her gün işe zamanında gittiği bir hafta bile bulunmayan, her ay en az bir gün işe gitmemek için bulduğu tüm bahaneler tükendiğinde artık bahane üretmeyi bırakıp sadece gelemiyorum demekle yetinen ben, kendisini dinlerken çok şaşırmıştım. Yahu nasıl olur da insan her gün evden çıkmak ister diye kendi kendime sorup durmuş ve buna bir cevap bulamamıştım.
Kendini Tanımak
Aslında bu tamamen insanın yapısıyla ilgili bir durum. Kimi evden çıkmadan pijamalarıyla beş gün araka arkaya çalışmaktan zevk alır, kimi de adımını bir gün dışarı atmasa kendini bunalmış, havasız kalmış hisseder. Kimi öz disiplini evinde en güzel şekilde sağlar, kimi bunun için etrafında çalışma arkadaşlarına ve işyeri ortamına ihtiyaç duyar. Kimi için esnek mesai saatleri ve ortamları vazgeçilmezdir, kimileri de hep aynı rutini takip ettiklerinde en iyi verimliliği yakalar.
Sanıldığının aksine, insanın fiziki olarak iş ortamında bulunmama isteğinin ardında yaptığı işi ya da çalışma arkadaşlarını sevmediği ya da işten kaytarmaya çalıştığı nedenini aramak bence yerinde değil. Kişi belli bir rutini takip etmekten, her gün aynı saatte evinden çıkmaktan ya da çıkma telaşını yaşamaktan hoşlanmıyor; her gün aynı davranış kalıplarına girmek ya da kısaca trafikte saatlerce vakit ve enerji kaybetmek istemiyor olabilir. Bu aşamada kişinin kendini tanıyıp, ihtiyaç ve beklentilerini iyi analiz ederek kendisi ve işverenleri için nasıl bir iş modelinin en faydalı ve kabul edilebilir olacağına karar vermesi yerinde olacaktır.
Diğer iki faktör de bir sonraki yazımızın konusu olsun. Bir sonraki buluşmamıza kadar sağlık ve afiyetle kalın efendim.
Dilek Sağesen